Yıldız gibi gözü karaymış !

‘Bu Kalp Seni Unutur mu?’ dizisinde ‘Yıldız’ı canlandıran, yarın vizyona girecek ‘Ejder Kapanı’ filminde stajyer polis ‘Ezo’ karakteriyle karşımıza gelecek olan Berrak Tüzünataç, oyunculuk kariyerinin altın çağını yaşıyor. Güzel oyuncu, Instyle dergisine filmini, dizisini ve Nejat İşler’le ilişkisini anlattı.
‘Ejder Kapanı’nda Uğur Yücel ile karşılıklı oynama fırsatı buldum. Sonra Kenan İmirzalıoğlu ile tanıştım. O gerçekten tanışmaktan çok mutluluk duyduğum biri. Oyunculuğu kadar yönetmenliğini de çok beğendiğim Uğur Yücel’le bu seti paylaşmak çok keyifliydi. Ayrıca bir oyuncunun yönetmenlik yaptığı bir projenin ne kadar harika olduğunu fark ettim. Çünkü, sizin yaşadığınız pek çok şeyi daha önceden yaşamış biri ve sizi çok iyi anlayabiliyor.

DÖVÜŞMEYİ SEVDİM
Filmdeki dövüş sahneleri için bir dövüş koreografı ile birlikte çalıştık. Doğru yumruk atmayı öğrendim filmde… Çok keyifliydi. O sahne bitmesin istedim. Öğretmenim, ‘Dikkat et! Arada dövüş isteği seni yoklayabilir’ demişti. Şiddet duygusuyla değil ama arada ‘Neler öğrenmiştim, nasıl yumruk atıyorduk?’ diye geçiriyorum içimden.

‘Kenan İmirzalıoğlu’yla sevişme sahnesinde sinir krizi geçirdi’ haberi tamamen yanlış anlaşılma… Bu sahne aslında benim ‘Kıskanmak’ filminde de tecrübe ettiğim bir tür. Ve onu da filmin herhangi bir bölümü gibi düşünmek zorundayız. Bana göre artı bir zorluğu yok, olmamalı da. Zaten senaryoyu okuduğumuz andan itibaren bunu biliyoruz ve kendimizi hazırlıyoruz.

BU KAYGILAR ÇOK KOMİK

Benim gibi yeni yüzler sinema filmlerinde biraz daha fazla sorumluluk gerektiren roller üstlenmeye başladılar. Herkes adına konuşamam ama bizim jenerasyonumuz, bu tarz kaygıları komik buluyor ve mesleğe saygısızlık olarak görüyor. Sevişme sahneleri, benim içinde yer almak istediğim bir projeden ya da birlikte çalışmak istediğim bir yönetmenden vazgeçme sebebim olabilecek kadar önemli bir şeydeğil. Tabii ki çok rahat bir şey değil ama işin bir parçası. Biz şu an dizide mayıs ayını anlatan sahneler çekiyoruz. Mini elbiseyle saatlerce sokak çekimi yapıyoruz. İnanın o daha zordu. Bu kolay bir iş değil zaten. İnsan setlerde fiziksel ve ruhsal olarak sınanıyor. Bu sınamadan mazoşist şekilde keyif alanlar kalıyor bu meslekte.
Çok çalışınca, boş günlerde hayatın geri kalanına ait birçok şeyi yapmak istiyorsunuz. Görmek istediğiniz insanları görmek, temel ihtiyaçlarınızı karşılamak gibi… Sinemaya gitmeyeli çok zaman oldu. Bu durumda imdadıma DVD’ler yetişiyor.

DEŞİFRE OLMAK OYUNCULUK MESLEĞİNE ZARAR VERİYOR!

‘Elveda Rumeli’den ayrılığımın özel hayatımla alakası yoktu. Dizinin gelecek sezonundaki konusunda benim ve kardeşlerimin rolleri azalıyordu. Yapım şirketi bunu kabul edip etmediğimizi sordu. Ben tercihimi o yönde kullanmadım. Aslında benim için daha garantiliydi, iki yıldır devam eden bir işe devam etmek. Ama 25 yaşındayım, böyle cesur bir karar verebileceğimi düşündüm ve ayrıldım. Son bölümün bitiş jeneriğinin tamamen kendi fotoğraflarımdan oluşmasını unutamıyorum.

Çok deşifre olmanın oyunculuk mesleği adına çok avantajlı bir şey olduğunu düşünmüyorum. Çünkü ben şu anda ‘Bu Kalp Seni Unutur mu?’ dizisinde, 80’lerde yaşayan biri olduğuma inandırmaya çalışıyorum izleyiciyi. Tabii ki hiç ortada görünmeyecek kadar kendimi sıkıştıramam ama her yerde görünerek kariyerime ve hayatıma zarar veremem.

80’LERİ İYİ BİLİYORUZ

İzlediğimiz filmler, okuduğumuz kitaplar ve anlatılanlar sayesinde 80’ler hakkında çok şey bildiğimizi fark ettim. Her bölümün senaryosunu okurken öyle hissediyorum. Sanırım o yıllarda olsaydım ben de ‘Yıldız’ kadar gözü kara olabilirdim.

HAYATIMIZIN YÜZDE 80’İ KAYIT ALTINDA, GERİSİ DE BİZE KALSIN!

Benim sahnelerim Uğur Ağabey ve Kenan’laydı. Ama Nejat (İşler) birlikte çalışmak isteyebileceğim bir oyuncu. Daha önce hiç birlikte olduğum biriyle aynı sette bulunmadım. Şimdi sevgilimi methediyor durumuna düşmeyeyim ama Nejat’la çalışmayı isterim.

Nejat’la benim için geçen günlerde bir magazin programında ‘anormal çift’ dediler. Ne demek o? Çok komik. Biz zaten haftanın yüzde 80’ini kayıt altında geçiriyoruz. Sezon içinde kaç kilo alıp verdiğimiz bile kayıtlı… Bize çok dar bir alan kalıyor. İzin versinler de, o dar alana kimseyi almayalım. İki insan birlikteler ve hayatlarından memnunlar. Bu kadarı yeter.

TOPUKLU AYAKKABI SEVMİYORUM!

Jean pantolonlar, siyah kazaklar, tişörtler ve düz ayakkabılar tam benim tarzım… Zaten oldukça uzun boyluyum, bir de topuklu giydiğim zaman gerçekten çok rahatsız oluyorum. Ama kıyafetin hakkını vermek için kimi zaman giyiyorum.